Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
Herdem devran namertlere yar olmaz Zalimin yaptığı yana kar olmaz Dört mevsim gönüle düşen kar olmaz Yedi cemre olup düşene kurban İmandan yerinde duramayıpta Bu yolda ölümü şeref sayıpta Bir yüce davayı omuzlayıpta Dertleri dağları aşana kurban
Reklam
Başkasına zahmet olan buğday tohumuna rahmet oldu.
Çiftçi onu toprağa gömdü. Üzerini kara toprakla örttü. Onu soğuk, kara toprağın kucağına terketti. Dört mevsim geçti. Yağmur, kar, rüzgâr, buz, dolu geçti. Alem o tanenin yeşermesi için seferber oldu. Başkasına zahmet olan buğday tohumuna rahmet oldu. Yağmurdan korkan insanlara inat, toprak daha çok yağmur istedi.
Sayfa 76 - öğrencilerime buğdayın hikayesini anlatmak en büyük hobimdir :)
Hiçbir yol, güllük gülistanlık değildir. Karşımıza mavi kelebekler, renkli çiçekler ve bitmeyen bir bahar çıkmaz. Yol, her haliyle güzeldir ve her haliyle bizim içindir. Yol bize karşı değil, yol bizimle uzayıp gidendir. Tıpkı Hayat Gibi... yolda dört mevsim yaşanır. Baharlarda vardır elbet karakışlar da. Yağmur da yağar Şimşek de Çakar Boran da olur tipi de basar Sis de kaplar kar da indirir. Ama bilirsin ki hepsi geçicidir. Çünkü her şey her an değişir ve geçer. Hiçbir şey sonsuza dek sürmez. Mevsimlerde zorluklar da mutluluklar da. Sonsuz ve kesintisiz bir mutluluk yoktur. Bunu hedefleyerek düşüyorsan yola bil ki baştan yolun doğasına aykırı bir istekle kocaman bir hayal kırıklığı inşa ediyorsun kendini. Sonsuza dek süren bir şey yoktur yaşam yolunda. Ne mutluluklar ne kederler sonsuzdur. Hiçbir acı İlk günkü şiddeti ile devam etmez giderek azalır. Mutluluk da öyledir. Yol yeni mutluluklar ve yeni acılar yaşatır insana. Hiçbirinin kalıcı olmadığını bilerek yürümeye devam eden yani sabır gösteren kişi yolu bir bilge olarak tamamlar. Yola güvenmek kendine güvenmek ve sabırla yürümek kocaman bir hayat yaşamak demektir işte.
Sayfa 61 - Destek YayınlarıKitabı okudu
BU ŞİİRİ KENDİM İÇİN SEÇTİM
PİŞMANLIK* Babamın mezarı kaybolmuş gibi Hangi ada, hangi parsel o diyar Bir karanlık kuyu; uzak, boş dibi Kaç yıl oldu bilmem, bilmem kim sayar Bir Kurban Bayramı bekleriz gelmez
Sayfa 141Kitabı okudu
Bilir misin gardaş Türk illerinde Havada yıldızlar, dağda kar üşür. Tutsak soydaşların türkülerinde Dört mevsim ötede bir bahar üşür. Ezanlar buz tutmuş minarelerde! Yaylalar dermiş ki; töremiz nerde? Yolların hasretle bittiği yerde Her dağ yamacında bir mezar
Reklam
Şamil, saldırmayı bildiği gibi geri çekilmeyi de biliyor ve kendine güvenini kaybetmiyordu. Geri çekilme emri vermesi, aşiretlerin gözündeki itibarına gölge düşürmüyordu. Savaşta böyle iniş­li çıkışlı durumlar olurdu. Rusların safına geçip sonra yeniden Şamil'e katılan aşiret mensuplarına, dönek gözüyle bakılmazdı. Böyle birçok durumda
Otuz beş yaşında, yaklaşık on senedir evli, biri sekiz biri altı yaşında iki çocukla 1995 senesinin hükmünde, hayattaydı. 1995 senesi de eskiyi süpürerek, çöplerini toplayıp yığarak sonrayı bekliyor seneyi baştan sona izleyen Aziz ocak ayındaki ısıyı ve dört günlük kar yağışını, gün kısalıp uzamasını, mevsim meyve ve sebzeleri hakkında her sene çıkan dedikoduları ve hepsinin bir vakti tamamlayıp haklarında söylenenlere kulak asmadan pörsüyüp geçiverişlerini... onlardan daha uzun ömürlü ve sonraya yetişebilen olarak izliyor, insanı da pırasadan fazlası olan olarak göremiyordu.
Sayfa 188Kitabı okudu
Kadından kendisine sunulduğu kadarını kabul etmesi beklenir her zaman. Siz televizyonda ya da sokakta gördüğünüz bir kadın için rahatça beğeninizi belli edebilirsiniz. hatta ağzınızdan akan salyaları kendi karınızın eteğine silebilirsiniz ama bunu bir kadın yaparsa delirirsiniz. Buna itiraz eden kadına da hasta dersiniz... Hâlâ anne, baba tarifleri bile ilkokul düzeyini aşabilmiş değil. "Annemiz bizi dokuz ay karnında taşır, yemek yapar, üstümüzü örter. Babamız ise kar kış demeden dışarıda bizim için çalışır..." Şu babanın fedakarlığına bak! Zavallım! Kar kış demeden çalışıyormuş! Sanki kadınlar dört mevsim yaz yaşıyorlar..
Jozef’in atölyesinden yazın kelebek gibi uçuşan etekler, Sonbaharda tarçınlı salep gibi iç ısıtan yelekler, Kışın sisli, kar kokulu paltolar, İlkbaharda çiçek yakalı gömlekler çıktı Ve dört mevsim çalışırken Jozef hep babasının şarkısını söyledi: Önce hayal, sonra gerçek On parmak, on marifet Hayal ettiğin gerçek olur Her şeyden önce, bir hayal kur
121 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.